Pazartesi, Ocak 02, 2012

Aynaya Bakma Erdemi


Dünyada bulunabilen ve ayna işlevi ile kullanılan ilk obje, Çatalhöyük’te bulunan ve M.Ö. 7000’li yıllara ait bir cilalı taştır. 



“Ayna” mekanizmasında 3 farklı bölüm vardır. Gerçeğin olduğu sûretimiz, yani biz. Aynanın kendisi. Ve aynanın içinde, bakmakta olduğumuz “sîret”imiz. Biz ne isek aynanın içindeki sîretimiz de odur. Tabii bakmasını bilene.

Ayna lunaparklardaki gibi dev aynası veya cüce aynası olabilir. İnsandaki çeşitli hırs, ihtiras ve erdemsizlikler aynayı kirletmiş olabilir. Bunları temizlemeden tam ve doğru bir görüntü alamayız. Haydi aynayı temizledik diyelim. Eğer aynaya doğru bakmıyorsak, kendimizi arayıp bulmaya çalışmıyor, geçici hırs ve arzular peşinde koşuyorsak, gönül aynamıza ulaşmamız ve sîretimizi görmemiz mümkün olamayacaktır. Diyelim ki ayna temiz ve tam aynanın önündeyiz. Eğer ayna ile aramızda bir perde varsa, yani toleranssızlık, egoizm, bâtıla sapma, müsamahasızlık gibi kalın bir perde inmişse aramıza, yine sîretimizi göremeyiz. Sîretimize ancak ve ancak tüm bu engelleri kaldırdıktan sonra ulaşabiliriz.

Zannediyoruz... Yine bitmedi...

Işıksız bir odanın dört duvarını da ayna ile kaplasanız, yine bir şey göremezsiniz. Ayna mekanizmasının çalışması için ışığa ihtiyacınız vardır. Banyonuzdaki aynada bedeninizi görebilmek için ışığa, gönlünüzdeki aynada hakîkati görebilmek için nûra.

Allah kimseyi nûrsuz bırakmasın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder