Salı, Ocak 17, 2012

Kahrolsun Rumlar / Kahrolsun Türkler

13. Cuma uğursuz, derlerdi de inanmazdım.

13 Oca 2012 Cuma günü, iki büyük değeri kaybettik.

Biri Türk futbolunun “ordinaryüs”ü Lefter, diğeri Kıbrıs Türkü’nün babası Rauf Denktaş.

“Lefter,” raikp takım taraftarlarını birlikte oturarak maç izleyebildiği, birbirlerine tatlı tatlı takılıp kızdırsalar bile döner bıçakları ile saldırmadığı, sporuN “spor” olduğu yılların bir temsilcisiydi adeta. O’’nun ismini duyan herkes, Fenerli’sinden Galatasaraylı’sına, Beşiktaşlı’sından Trabzonlu’suna, herkes ama herkes saygı ile ayağa kalkar ceketinin düğmelerini ilikler. Bu sadece iyi futbol oynamakla değil, “adam olmak” ile ilgili birşeydir. “Faşist halk” damgası vurulmaya çalışılan Türk halkı, Büyükadalı bir Rum’u baştacı etmiş, milli takıma kaptan yapmıştır.

Denktaş ise, Kıbrıs adasının Yunanistan ile birleşmesi anlamına gelecek enosise karşı çıkmış, gerektiğinde fikrî mücadeleye girmiş, gerektiğinde silahlı örgütlenme yapmış, tutuklanmış, çeşitli acılar çekmiş,  tüm yaşamını Kıbrıs Türkü’nün hayat hakkı için harcamış ve son nefesinde bile halkını düşünen bir liderdir. Son yıllarda işleri yokuşa sürmek ve çözüm yollarını tıkamakla suçlanmıştır. Özellikle Perihan Mağden’in terbiye sınırlarını zorlayan “Kıbrıs tıkacı, tonguç” nitelendirmeleri halen hafızalardadır. Kendisini çözümü tıkamakla ve işleri yokuşa sürmekle suçlayanların yönettiği ve desteklediği dış politikanın ne derece “çözüm” getirdiği ise apaçık ortadadır. Bu kişilerin 1.Dünya Savaşı yıllarındaki İstanbul saray siyasetçilerinden ve basınından hiç ama hiç farkı yoktur. Denktaş ise yaptığı onurlu mücadele ile her zaman hatırlanacaktır.

Tüm bunlara rağmen, Denktaş gerek dünya siyaset arenasında gerekse halk arasında sevimli kişiliği, kültür birikimi ve aydın duruşu ile çok sevilen biridir. Ölümünün ardından bu dava adamının aziz hatırası önünde tüm dünya saygı duruşunda durmaktadır.

Hayatını Rum’a karşı Kıbrıs Türk’ünün haklarını gerekirse silah ile savunan Denktaş ile bu mücadelenin sürdüğü yıllarda milli takım kaptanı bile yapılacak kadar çok sevilen İstanbul Rum’u Lefter, ölüme aynı gün, elele giderek yaşamlarıyla olduğu kadar ölümleriyle de çok büyük bir ibret vesikası oluşturmuşlardır.

Bugün tüm Türkiye ve dünya Lefter ve Denktaş için ortaklaşa ağlıyor ve ortaklaşa saygı duyuyor ise, bundan çıkarılacak çok ama çok büyük bir ders vardır.

Tabii anlayana...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder